Türkiye ve Kürtler

Türkiye ve Kürtler

Son zamanlarda Türkiye’nin tüm gündemini meşgul eden Kürtler ve Kürt sorunu her geçen gün biraz daha tırmanıyor veya tırmandırılıyor. Yaklaşık bir ay öncesine kadar linç girişimleriyle karşı karşıya kalan Kürtler şimdilerde ise hepimiz kardeşiz neden bu ülkeyi bölmek istiyorsunuzculuk sorularına maruz kalıyorlar. Hangi kanalı çevirseniz, hangi tartışma programına bakarsanız aynı manzaralar ile karşılaşırsınız. Potansiyel suçlu kıvamında olan Kürt düşünürler ve karşı cepheden başka yazarlar, çizerler, bozarlarla başlar tartışma programları. Hepimiz ezberlemişizdir aslına her konuşmayı. Hatta az sonra hangi cümlenin geleceğini bilir gibi izleriz ekranı. Ama ne gariptir ki sonuca gelindiğinde ortada birşey olmaz. Yani hep konuşulur, tartışılır ama bir sonuca varılmaz. Türkiye Kürtleri, Irak Kürtleri derken bile kiminin dili varmaz bazı sözcüklere. Kimileri de komşu ülkenin Başbakanını adamdan saymaz. Onu bir ağa bir aşiret reisi kıvamında görür. O kadar alışılmış ki bu tür sahnelere yakın bir zamanda Seda Sayan da sabah programında Kürt sorununu konu alan bir program yapsa şaşmamak gerekir. Hülya Avşar hala nasıl bu konu hakkında gündem olamadı şaşırmak gerekir ve tabiki Hıncal Uluç nasıl olurda yorum yapmadı durup düşünmek gerekir…

      Hepimizin de bildiği gibi bu ülke kimsenin babasının malı değil. Bu ülke birlikte kuruldu. Kürdüyle Türküyle, Lazıyla Çerkeziyle, Müslümanı Yahudisiyle hepimizin kanı var bu topraklarda. Türkiye yanlız Türklerindir gibi cümlerin arkasına sığınan zavallılara zavallı demekten başka cümle sarf edilmez zaten. İyi de bütün bu bilgileri hepimiz biliyorsak, Çanakkale’yi, Erzurum’u, Ankara’yı, İstanbul’u birlikte kurtardıysak nedir alıp veremediğimiz. Bir dönemler Kürtleri yok sayanların eline ne geçti ki şimdi yok sayanların eline geçsin. Kenan Evren bile hata yaptığının farkına vardı da Sinan Aygün mü varamayacak? Devlet Bahçeli Kürt olduğunu mu unutacak ki Osman Baydemir unutsun?  Yani sorunun temel kaynağını hepimiz biliyoruz. Ama ne hikmettir ki hepimizin gözü kapalı oluyor bir birimize baktığımızda. Karşımızdakine bakıyoruz ama onu değil de kendimizi görmek istiyoruz sanki. Bu çok yanlış bir tutumdur. Ve işte sorunun kaynağı da budur. Bizim dışında ki insanların, kültürlerin varlığını yok sayarsak işte asıl kıyamet burdan kopar. Çünkü unutmamalıyız ki bizim dışımızda da insanlar, kültürler, diller, dinler var. Ve en doğal olarak da fikirler var. İşte asıl mesele işte çözümü. Ama bizler bu basit çözümü göremeyecek kadar körüz. Ve müthiş bir bizans oyununa geliyoruz. Siyasetçilerin sözüne güvenmeyen aydınlar nerelere saklanmışlar onu anlamış değilim. Bu ülkede hiç mi aydın kimse yok. Hiç mi mezun olmadı üniversiteden öğrenciler. Solculuk sol yumruğunu havaya kaldırıp bir iki slogan atmakla olmayacağı gibi vatanserverlik de (sağcılar vatansever olduklarını iddia ederler ya ) başka fikirlerin ve insanların yaşam haklarını yok saymak değil.  Bu tartışmalar nereye varır bilemeyiz ama bildiğimiz birşey varsa bu şekilde devam ederse Türkiye diye bir yer kalmaz çünkü Türkiye’de yalnızca Türkler yok. Rumuyla, Ermenisiyle, Yahudisiyle, Kürdüyle, Türküyle, Arabıyla herkesin yaşadığı bir ülke burası. Bütün bu değerler çekilirse Türkiye’den yani terk ederse Türkiye’yi kim kalacak geriye? Madem hepimiz kardeşiz, madem bu ülke hepimizin hadi o zaman kardeş olduğumuzu gösterelim. Yoksa çok geç kalabiliriz birbirimize sarılmaya…
   Tüm dünyanın olduğu gibi ülkemizin de sevgiye, şevkate ihtiyacı var. Sevgisiz bir toplum toplum değildir. Yarının çocukları için barış ve kardeşlik içinde yaşamalıyız bu hayatı…

Leave a Reply