Bu bir rüya değil…

Bu bir rüya değil…

Son günlerde çok umutluyum gelişmelerden. Türkiye’de bir değişim rüzgarı esiyor. Ve bu değişim rüzgarı Türkiye’deki bütün önyargıları silip götürüyor beraberinde. Kürt sorununda çok ciddi atılımlar yapıldı. En büyük atılım artık bu sorunun konuşulabilmesidir. Ve bir sorun olduğunun kabulüdür. Kürtler bütün mütevaziliğiyle yaşadığı acıları ve sancıları unutmaya hazır. Böylesi bir fedakarlık ve özverili davranma elbette yakışır Kürtler’e. Çünkü Cumhuriyet’in kuluşundan günümüze kadar Kürtler hep barış ve kardeşlikten yana oldu. Kimi zaman yok sayılsa da, kimi zaman yok edilmek istense de hala Kürtler tek bir ağızdan barışı ve kardeşliği haykırıyor.

 
Gel gelelim son gelişmelerin neleri getirdiği konusuna. Türkiye’de başta meclis olmak üzere basın kuruluşlarından tutun da sivil toplum kuruluşlarına kadar, sokaktaki simitçiden tutunda futbolcusuna kadar herkes Kürtler’e haksızlık yapıldığını ve inkar politikası güdüldüğünü biliyor. Ama artık bu inkarcı politikalar geride kaldı. Türkiye nihayet doğru bir karar alarak Kürtler’i karşına almaktansa yanına almayı tercih etti. Çünkü Kürtler bu ülkede küçümsenmeyecek derecede ciddi bir nüfusa sahip. Ve çok ciddi bir dinamik yapısı var. Bir dönemler kısır bir döngü içinde olan Hükümet yaptığı son çıkışlarla Kürtler’in de ilgisini çekerek bu sorunu çözmek için muhattapların biran önce masaya oturması gerektiğine inandı. Ve bu sorunun öyle zannedildiği gibi büyük bir sorun olmadığını da fark etti.  Elbetteki bu gelişmeler çok sevindirici ve Türkiye’nin aydınlık geleceği için şimdiden yol haritası çizmek gibi birşey.  Kürtler Türkiye’nin bütün alanlarında, siyasi, hukuki ve anayasal haklarına kavuştuğunda bu sorun ortadan kalkacaktır. 
 
Dağda yaşayan insanlarımızın da kendi yaşamlarına dönüşleri için girişimler başlayacaktır. Ve ilk etapda biraz zor olsa da silahsızlık başlayacaktır. PKK silahı bıraksın deniliyordu, aslında silahı kullanmamak da silahı bırakmak gibidir. Savaş ortamlarını geride bırakırsak, Kürtler’in bütün özlük haklarını tanımış olursak ve dağda yaşayan PKK’nin de kendi öz yaşamlarına dönmeleri için zemin hazırlarsak işte o zaman PKK silahsızlanmış olur hatta Türkiye kabusundan kurtulmuş olur.  Yeni ufukların göründüğü, güçlü ve dinamik bir Türkiye doğar. Birlik ve beraberliği pekiştirdikçe çok kısa bir sürede ülkede var olan kaos ortamı biter yerine huzur ve istikrar gelir.  Huzurun ve istikrarın gelmesi ile elbette Türkiye’yi çok ciddi bir kalkınma bekliyor. Bu küçümsenmeyecek derecede bir gelişme olacak. Çünkü yıllardır savaş için harcanan ekonomi ülkenin kalkınması için harcanmış olacak. Ve Ülkede savaş durumundan dolayı kaos yaşayan vatandaş kendini üretime verecek. PKK var olan kadrosunu şehirlere indirdiğinde Türkiye için daha da büyüyen bir güç oluşacak ve bu güç çok kısa bir sürede Türkiye’yi sorunlardan kurtaracak. Hatta 5 yıl bilemedim 10 yıl sonra bütün dış borçlarından kurtulacak.
 
Bunu görmek çok da zor değil. Veya bunu görebilmek için kahin olmaya gerek yok. Anlatıklarımın olabilmesi için tek bir koşul geçerli. Artık kaybedecek zamanımız yok. Bu ülke hepimizin, el ele verip insanca bir yaşam sürdürebiliriz. Ve çok kısa bir sürede yaşanılan en huzurlu ülke olabiliriz. Bunun için birbirimize saygı göstermemiz gerek, anayasal ve sosyal açıdan herkes eşit olacak. Ama gerçekten de eşit olacak. İşte o zaman bu anlattıklarımızın hepsi gerçekleşecek.
 
Bu bir rüya değil, sadece bir görüdür. Ve çok net bir görüdür. Artık bunu tüm Türkiye görmeli ve anlamalı.  Kardeşliğin ve barışın hüküm sürdüğü bir dünya yaratmak elimizde.  Haydi şimdi tam zamanı.

Leave a Reply