Dolapdere”de ne dolaplar çevriliyor?

Dolapdere”de ne dolaplar çevriliyor?

Sanırım hepiniz takip ettiniz haber bültenlerini ve Dolapdere’de yaşanan olayı tekrar tekrar izlediniz. Haberi defalarca izlememize rağmen, asıl gerçek çok sonra çıkacaktı ortaya. Gizli güçlerin sisli havalardan nasıl nemalandığını bir kez daha görecektik. Günler öncesinden planlanmış olduğu iddia edilen bu olay kim veya kimler tarafından planlandığı henüz belirgin bir durum sergilemedi. Ancak hepimizin de çok sonradan fark ettiği gibi eylemcilere silah doğrultan sözde vatandaşlar “evimizi ve dükkanlarımızı korumak için sıktık” demişlerdi. Polis merkezi çıkışında gazetecilere “siyah cipli birileri geldi para ve silah verdi, bize eylemcilere sıkın dedi biz de sıktık” şeklindeki ifadesi tüylerimizi ürpertircesine profesyonel bir hareketti. Yani bunu organize edenler bu işi iyi biliyorlardı.

 
Herkesin aklına bir çok isim geldi tabi. Ancak bu kadar iyi organize olmuş, sıradan bir eylemi bile nerde nasıl olacağı konusunda bilgi sahibi olacabilecek altyapıya sahip bir güç ve aynı anda olay yerine silah ve para gönderebilecek kadar hızlı davranan bir organizeden bahsediyoruz. 
 
Elbette ki bu gizli güçlerin amacı belli. Türkiye’de bir kaos ortamı yaratmak ve bu kaos ortamından beslenmek. Bu seneryoya alıştık artık. Ancak alışamadığımız kısmı ise vatandaşların yani halkın bu senaryoya çok çabuk uyması oldu. Bir anda tüm haber bültenleri sokaktaki vatandaşın ve esnafın haklı tepkisi şeklinde sundu haberleri. Habercilerin kahin olmadığını elbette biliyoruz. Nerden bileceklerdi ki böyle bir oyunun olduğunu. Ta ki kiralık vatandaşların çarpıcı sözleri gün yüzüne çıkıncaya kadar.
 
Gelelim Muş’ta yaşanan olaylara. Yine bildik bir manzara. Eylem yapan gençler sağı solu hırpalarken, taş ve sopalarla sokaklarda eylem yaparken bir Donkişot kendi dükkanını açık tutup koruyormuş. Aslında bu donkişot kısmına çok dikkat etmek gerek. Çünkü bütün esnaflar bilir ki böylesi bir eylem anında dükkanı kapatıp gitmek en karlı iştir. Çünkü taşlı saldırı sonucu camlarınız zarar görebilir. Veya en iyi ihtimal gözyaşartıcı gazdan etkilenirsiniz. Bu nedenle tüm sokağın kapalı olduğu bir zamanda sadece sizin açık olmanız elbette ki şimşekleri üzerine çekecektir.  Dikkatimizi çeken asıl konu ise; bu vatandaş kendinden o kadar emin ki eli taşlı tüm eylemcilere meydan okurcasına bekliyor dükkanında. Bildiği, güvendiği bir şeyler var ki böylesi bir tutum içine giriyor. Ve tabi beklenen de oluyor. Devletin silahı olduğu iddia edilen (koruculuk gereği) kaleşnikof ile rastgele tarıyor sağını solunu. 2 kişinin hayatını kaybetmesine ve bir çok kişinin yaralanmasına neden oldu.  Haber bültenleri bu haberi de esnaf kendini korumak için eylemcilerle çatıştı yorumuyla verdi.  Ancak çok çarpıcı bir şeyi gözardı ederek sunuldu bu haber. Bu esnaf bu silahı nerden buldu. Bu cesareti nerden aldı?
Muş’ta ve Dolapdere’de yaşanan olaylar çok benzerlik sergiliyor. Eğer bunlar ortaya çıkmasaydı eminim ki başka Dolapdereler ve başka Muş olayları da yaşanırdı.
Başta medya olmak üzere, emniyet güçleri, siyasetçiler ve hukukçular Türkiye’nin huzuru için bu olayların iç yüzünü bulup sergilemek zorunda. Aksi durumda başta doğulu vatandaşlar olmak üzere Türkiye’de hiç kimse ne devlete ne de hukuka güven duymayacaktır.
 
Uzun lafın kısası, bu konu oldukça geniş tartışılacak bir konu. Ben derim ki; lütfen sağduyulu olun. Edirne’den Hakkari’ye kadar tüm vatandaşlarımızın sağduyulu olmasını bekliyorum. Hemen sokaklara çıkıp taşkınlık yapmayalım. Türkiye’de bir değişim süreci yaşanıyor ve bu değişim süreci pimi çekilmiş bomba gibi her an ateşlenebilir bir durumda. Bu nedenle ateş olmayın. Tetik olmayın derim.

Leave a Reply