Mezhep Savaşları

Mezhep Savaşları

Uzun zamandan beri takip ettiğim bir konu olarak mezhep çatışmaları ve mezhep kuramları günümüzde adeta mezhep savaşlarına dönüşmüş durumda. Özellikle İslam’da bu kavramın farklı boyutlara çekilir olması bazı komploların habercisi gibi.  Kimler neye niçin hizmet ediyor bilinmese de bilinen bir şey var ki bu mezhep savaşlarından birilerinin çıkarı olduğudur.  Mehzep sorununu daha doğrusu aslında olmayan ama varmış gibi gösterilen sorunu anlamak için mezhep ile ilgili en derin bilgiyi islam tarihinin ilk yıllarına bakmak gerekir.  Söz konusu mezhep çatışmalarının en köklü ve en basit çözümü de burada. Türkiye’de ve dünyanın bir çok yerinde de içten içe bir savaşa dönüşen mezhep savaşlarının bugünkü direktörleri neyi amaçlıyorsa o oluyor aslında. Ama ne yazıkki asıl kitle, yani mezhep kavramına inanan insanların büyük bir çoğunluğu islam dinini benimsemiş insanlar. Ve yine ne yazıkki bu insanlar seçtiği dinin bile emirlerini ve yasaklarını çiğner durumda olmuş mezhep çatışmalarında.

Günümüzde anlamsız bir çatışma var insanlar arasında. Öyle anlamsız bir durumda ki ve o kadar körelmiş bir yapıya sahip ki kimsenin aklı doğruları bulmaya yetmiyor, kimsenin dili gerçeği haykırmaya varmıyor. İslam tarihinde 4 mezhep farklılığı günümüze kadar gelmiştir. Ve en ilginç olanı da aslında islamiyette böyle bir şeyin var olmadığıdır.  Sunnilerin Alevileri, alevilerin sunnileri kötülediği bu zamanda bu ayrımı kimin yaptığını bulmak oldukça güç görünse de sorunun tek bir temel çözümü var. Dayandırılan din, bu sorunun tek temel çözümüdür.  

Şimdi biraz derin nefes alalım ve günümüzde çatışma ortamı yaratılan mezhepler için pozitif bir bakış yapalım. Alevi ayrımcılığı yapan insanlar veya Alevileri İslam dini dışı göstermek isteyenlerin unuttuğu bir şey var. Hz. Ali İslam tarihinin en yetkin insanlarından biridir. İlk inanan insanlardan biri olmasının yanı sıra, İslam dini için yapılan savaşlarda da kılıcı en keskin olanlardandır. Hal böyleyken nasıl olurda Alevileri yani Hz. Ali’nin felsefesini benimsemiş insanları İslam dininin dışında gösterebilirsiniz veya bir başka deyişle hangi Alevi kendini Hz. Ali’nin çizdiği yoldan çıkarabilir, eğer Hz. Ali’nin felsefesini benimsemişse tabi.   İşte sorunun asıl kaynağı bu kavramları yanlış anlamaktadır. Sözün kısası ve açığı şudur dostlar; Hz. Ali İslamiyette etkin bir insan dolayısıyla onun yolu İslam yoludur. Hz. Ali’nin yolu ve Hz. Muhammed’in yolunda hiçbir fark yoktur. Aynı şey Hz. Ömer ve Hz. Ebubekir için de geçerlidir. Onların ve  diğer tüm inananların yolu Allah’a gider.  

Bazı tartışmalarda bazı kişilerin farkında olmadan veya bilerek ne kadar günah işlediğini gördüğümde ve  sözüm ona savunduğu kendi fikirlerinin de Hz. Ali’ye mal edenleri gördüğümde onlara zavallı demekten başka söyleyecek lafım yoktur.  Aleviler Camii’ye gider mi? Gitmez mi? Onlar oruç tutar mı tutmaz mı?  Bu gibi ve benzeri sorulara verilebilecek en iyi ve en kesin cevap Hz. Ali oruç da tutardı Camii’ye de giderdiolacaktır. Ne bir Şafii, ne bir Maliki, ne bir Hanifi, hatta hiçbir  Hıristiyan ve hiçbir din adamı diyemez ki Hz. Ali İslam yolunda değil. Bunun aksini söyleyen veya uygulayan Allah’ın yolundan çıkmış olur. Durum böyleyken birkaç insanın fikirlerinin peşinden gidip Alevileri, Sunnileri ve diğer mezhepleri bölmek de yine Allah’ın yolundan çıkmış insanların halleridir. 

Bu konu yazılacak bir çok örnek ile açıklanabilir ancak az önce de belirttiğim gibi tek çözüm ve tek kaynak peşinden gittiğiniz akımın hangi fikirleri ve hangi dini benimsediğidir. Hz. Ali bir başka dinin peşinden gitmedi ki onun felsefesinin peşinden gidenler İslam dininin emirlerini ve yaşayışını benimsemesinler. Bu yanılgıyı ortadan kaldırmanın tek yolu; sizler de ailenizde, çevrenizde kör görüşlerin önüne geçip bu kanıları yıkmaktır. Aksi durumda işlediğimiz günahlar bize azap çektirecektir.

Saygılarımla…

Leave a Reply